TEK BİR KAYBA DAHA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK
Türkiye Barolar Birliği ve Barolar Tarafından Bodrumda ve 81 İlin Adliye Önünde Yapılan Ortak Açıklama
Değerli Basın Mensupları;
Denizli Barosu önceki dönem
başkanlarımızdan, Muğla Barosuna kayıtlı Av. M. Erdal Çam altı gün önce, daha
evvel davasına baktığı müvekkili tarafından, sadece mesleki faaliyeti nedeniyle
katledildi.
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Av.
Servet Bakırtaş, bakmakta olduğu bir dosyanın karşı yanı tarafından ofisinde
katledilmişti. Bakırtaş’tan bir yıl önce İstanbul Barosuna kayıtlı genç
meslektaşımız Av. Ersin Arslan, haciz işlemleri için bulunduğu görev yerinde
göğsünden vurularak katledildi. Ersin Arslan’ın katledilmesinden birkaç ay
sonra Konya’da Av. Asil Can Tuzcu, boşanma davasını üstlendiği müvekkilinin eşi
tarafından bıçaklandı. Zanlı, meslektaşımızı, peruk takıp evinin girişinde
beklemişti. Av. Asil Can Tuzcu, saldırı sonrası bir gözünü kaybetti.
Asil Can Tuzcu’dan tam bir yıl önce, İstanbul Barosuna kayıtlı meslektaşlarımız
Av. Savaş Baş ve Av. Necati Çakmak, Ankara’da haciz işlemleri esnasında bıçaklı
saldırıya uğradılar. Yaralanan meslektaşımız Savaş Baş halen bu saldırının
izlerini taşıyor. Henüz üç hafta önce, Afyonkarahisar Barosuna kayıtlı
meslektaşımız Av. Hakkı Cihan Coşkun, tarafı bile olmadığı dosyada, yalnızca
mesleki dayanışma kapsamında yetki belgesi ile iştirak ettiği haciz işlemi
sırasında, işyeri sahipleri ve çalışanlarının saldırısına maruz kalarak
yaralandı. Saldırganlar, olay yerine intikal eden jandarma personelinin yanında
da saldırılarına devam ettikleri hâlde, serbest bırakıldılar.
Üç gün önce, Nevşehir Barosu
önceki dönem Başkanlarımızdan Av. Mustafa Necmi Öncül, takip ettiği dosyanın
karşı yanı olan iki kişi tarafından darp edildi. Bu saydıklarımız, her gün ve
yaşamın her alanında sistematik hâlde yaşanan avukata yönelik şiddetin, yaşam
hakkına dönük ve can yakıcı çok sayıda örneğinden yalnızca birkaç tanesidir.
Avukatlar; her geçen gün daha
fazla öldürme, yaralama, tehdit, hakaret gibi saldırıların mağduru haline
geliyor. Bazen sözlü bazen silahlı olan; bazen müvekkilden bazen karşı taraftan
kaynaklanan ve bazen yaralama bazen ölümle sonuçlanan bu saldırıların
değişmeyen ortak bir yönü var: Avukatların bu saldırılarla karşı karşıya
kalmalarının nedeni, yalnızca mesleki faaliyetlerini yerine getirmeleridir.
Münferitmiş gibi görülen bu saldırılar, aynı zamanda avukatlık faaliyetine,
savunmaya, dolayısıyla adil yargılanma hakkına ve adaletin tesisine yöneliktir.
Avukata yönelik şiddetin
temelinde, avukatın mesleki faaliyetleri, görevlerini yaparken müvekkilleriyle
özdeşleştirilmeleri veya savunma hakkının etkin kullanılması için mücadele ederken
bu görevin ifasını önleme niyeti yer almaktadır.
Bizler, avukatlık mesleği
kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin, niteliği gereği çekişme ve
uyuşmazlık içerdiğini biliyoruz. Avukata yönelik şiddet, toplumun genelinde
gözlenen şiddet eğiliminden veya diğer meslek mensuplarına yönelik şiddetten
önemli farklılıklar içermektedir. Bu nedenle, avukata yönelik şiddete ilişkin
gerekli adımlar atılarak, özel olarak önlem alınması elzemdir.
Avukata saldırma
pervasızlığını gösteren saldırganlar bu cüreti, mesleğin itibarsızlaştırılması
çabasından ve cezasızlık politikalarından alıyorlar. İnfaz kanunlarında yapılan
değişiklikler, cezasızlık politikalarını daha da derinleştiriyor. Avukata
yönelik şiddetle, ciddi bir politika benimsenerek mücadele edilmediği sürece,
tekil vakalarda verilen ancak infaz düzenlemeleri nedeniyle göstermelik kalan
cezalarla yol alınması mümkün değildir.
Türkiye Barolar Birliğinin;
avukata yönelik şiddetle ilgili olarak 4 Nisan 2022’de Türkiye Büyük Millet
Meclisine, 8 Temmuz 2022’de Adalet Bakanlığına yapmış olduğu başvurularda dile
getirilen; konunun öncelikli gündem maddesi haline getirilmesi, Meclis
Araştırma Komisyonu kurulması, zorunlu tedbirlerin derhal alınması ve mevzuat
çalışması yapılması şeklindeki açık, somut, net talep ve önerilerinin bir an
evvel karşılanması, avukatlar için olduğu kadar yurttaşların savunma hakları
için de zorunludur. Çünkü avukata yönelik saldırı, yurttaşın savunma hakkına
yönelik saldırıdır.
Bugün buradan bir kez daha
haykırıyoruz: Mesleğimizi yaparken, görevimizi ifa ederken can veriyoruz.
Avukat tehdit altındaysa, hak arama özgürlüğü de tehdit altındadır. Bizler dava
dosyalarının tarafı değil, vekiliyiz. Vekâlet etmek mesleğimizin gereğidir. Biz
bu görevi üstlenmezsek; adalet işlemez. Bize saldıranların bile muhtaç
oldukları savunma hakkı kullanılamaz. Bizler bu görevi, şu veya bu kişilerin
menfaati için değil, adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesi için yerine
getiriyoruz.
Acil talebimiz şudur: Yeni
yasama döneminde, Anayasa’nın 98. ve TBMM İç tüzüğünün 104. ve 105. maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmalı, konuyla ilgili TBMM araştırma komisyonu
kurulmalıdır. Türkiye Barolar Birliğinin Adalet Bakanlığına sunduğu önerilerde
yer alan gerekli düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Devletin tüm
kurumlarında ve yurttaşlarda, avukata yönelik şiddetin engellenmesiyle ilgili
farkındalık yaratılmalı ve buna ilişkin somut çalışmalar hayata geçirilmelidir.
Tek bir kayba daha tahammülümüz yok! 180 bin avukat,
Barolarımız ve Türkiye Barolar Birliği olarak; avukata yönelik şiddetin
normalleşmesine izin vermeyecek, onurla ve asla vazgeçmeden ortak mücadeleyi
sonuna kadar sürdüreceğiz. Meslek şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Mesleğimizi,
meslektaşlarımızı ve yurttaşlarımızın haklarını sahipsiz bırakmayacağız. Kamuoyuna
saygılarımızla duyururuz. ( Sivas Barosu Başkanlığı)